Deniz Beser (b. 1986) İstanbul'lu sanatçı, küratör ve bağımsız çalışan yayımcıdır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Seramik ve Cam Tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra Sevilla Üniversite'sinde Resim okumuştur. Resim, sanat kitapları, müzik, video ve enstalasyon gibi birden çok sanat alanında üretim yapmaktadır. Özellikle fanzin ve sanat kitaplarına olan yoğun ilgisi sonucunda Fanzineist Vienna Art Book & Zine Fair, Açık Stüdyo Günleri Istanbul and Fanzineist, Zine Fest Of Istanbul'un direktörlüğünü yapmaktadır. Heyt be! Fanzin isimli kolektifin kurucu ortağıdır. İşlerinde post-internet ve onun ortaya çıkardığı internet fenomenleri ve pop kültüre ait göndermelere yer vermektedir. Şu an için Viyana'da yaşamaktadır.

Beşer'in yer aldığı sergiler arasında; Druck Druck Druck, Galerie im Körnerpark, Berlin, Almanya (2019), Volumes Independent Art Publishing Fair, Kunsthalle Zurich, Zürih, İsviçre (2018), Deniz, Open Performance Space, Farabi 15/4, Istanbul, Türkiye (2018), Publishing As An Artistic Tool Box, Kunsthalle Wien, Viyana, Avusturya (2017), Attention Wars, New Jörg, Viyana, Avusturya (2017), Ein Anderes Land, VBKÖ, Viyana, Avusturya (2016), Indie-Line, artSümer Gallery, İstanbul, Türkiye (2015), Transformation des Geschehens, Shedhalle, Tübingen, Almanya (2013), Revolution, Scotty-Enterprises Gallery, Berlin, Almanya (2013), Bio-Cultural Heritage and Identity, Kyrgyz National Museum of Fine Arts, Bişkek, Kırgızistan (2012) ve The Reality Terror, Depo, İstanbul, Türkiye (2012) bulunmaktadır.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Seramik ve Cam Tasarımı okuduktan sonra sonra Universidad de Sevilla'da resim okudunuz. Ne tür deneyimlerle çağdaş sanat dünyasına dahil oldunuz?

Üniversite öğrenimimin öncesinde lisede plastik sanatlar eğitimi aldım. Orada okuyan öğrenciler olarak aslında disiplinlerarası çalışmanın somut bir şekilde temellerini attık. O dönemler içerisinde yoğun bir şekilde çağdaş sanat sergilerini de ziyaret etmiş olmanın bende yeni bir ufuk açtığını söyleyebilirim. Bu zamanla üretimimi teşvik eden ve algı kapılarımı açan bir eyleme dönüştü. Sergi gezme ritüellerim o dönemden bu yana aynı hızla devam ediyor. Ardından gelen üniversite eğitimim ise bunu pekiştiren bir yol sundu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde okurken resim, Heykel, Grafik ve Sinema-TV bölümlerinde bazı derslere katıldım. İspanya’da ise resim eğitimi alarak bu pratiğimi geliştirme fırsatı buldum. Mezuniyet sürecimde ise seramik, resim, enstalasyon ve çizgi romanı bir arada kullanmam ile farklı disiplinlerin zengin bir görsellik sunduğunu deneyimledim. O dönemden beri bu yönelimle gerek çağdaş sanat üreterek, gerekse de küratöryel çalışmalar gerçekleştirerek kariyerimi devam ettirme çabasındayım.

Bize sanat pratiğinizin yıllar içindeki gelişimi hakkında genel bir bilgi verebilir misiniz? Sanatsal yolculuğunuzda bir kilometre taşı olarak gördüğünüz projeler neler?

Sanat pratiğimin gelişimini iki farklı döneme ayırmakta fayda var. Bu dönemleri üniversite öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırıyorum. Üniversitede seramik ve temel sanat eğitimi form anlayışımı geliştirdi ve malzemelerin teknik kurgusunu kavramamı sağladı. Sanat tarihi eğitimi ise geçmişten günümüze sanatın nasıl bir evrimden geçtiğini algılamama yardımcı oldu. Üniversite döneminde performans sanatı ile tanışıp bazı action painting performansları gerçekleştirdim. Aynı zamanda sokak sanatından ilham alan işler ve duvar resimleri ürettim. Bu süreç içerisinde farklı disiplinleri deneyimleyip kendimi geliştirmeye çalıştım. Üniversite sonrasında ise video sanatını çalışmalarıma taşıyıp resim ile videoyu bir araya getirme denemelerinde bulundum. Aynı zamanda çeşitli sanat etkinlikleri ve sergiler kurgulamaya, daha çok yurt dışında müze gezebilme ve uluslararası sergilere dahil olma imkanı buldum. 2010 yılından itibaren resimle birlikte fanzin üretmeye ve yoğun bir biçimde bu tip üretim yapanlarla iletişim içinde bulundum.  Fanzinlerin (fotokopi dergi), üretimimde en önemli ilhamı sağlayan yayınlar olarak yer aldığını söyleyebilirim. Son dönem çalışmalarımda popüler kültür, politika ve güncel hayatın detaylarına dair konuları mizahi bir formda ele alıyorum. Kilometre taşı olarak gördüğüm projelerden biri Viyana’daki kişisel sergim Attention Wars’dır. Bu sergide resim, video, ready made ve fanzinlerimden oluşan bir seçki sunmuştum. Bunun dışında askerdeyken kurgulamaya başladığım bir posta sanatı projesi olan Mektup Sergisi'nden bahsedebilirim. Açık çağrı sonucunda yurt içi ve yurt dışından aldığım mektupları kışlada arşivlemiş ve tüm gelen mektuplara bilindik asker mektuplarının dışında bir üslupla görsel ve metinsel cevaplar göndermiştim. Bu sürecin sonunda gerek gönderdiğim mektupların kopyalarını gerekse bana gelen mektupları ilk olarak askerliği yaptığım şehirde yer alan Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, sonrasında ise İstanbul’da Pasajist’de sergilemiştim. İstanbul’daki Mektup Sergisi projem çeşitli konserler ve performanslarla iki haftaya yayılan yoğun bir programa sahipti. Kariyerimde önemli bulduğum bir diğer proje ise Almanya’da sanatçı programı kapsamında katıldığım Transformation des Geschehens isimli sergidir. Aynı dönemde başlayan Gezi Hareketi’nden ilham alarak ürettiğim büyük ölçekli duvar resimi, enstalasyon, video, performans ve fanzin işlerimden oluşan bir alanı bu sergi kapsamında kurgulamıştım. Son olarak koordinasyonunu sürdürdüğüm ve kurucusu olduğum Açık Stüdyo Günleri ve Fanzineist Vienna Art Book & Zine Fair gibi etkinliklerde önemli bulduğum projelerimden birkaçıdır.

Sanatçılığın yanı sıra Open Studio Days İstanbul, Fanzineist Viyana Sanat Kitabı ve Zine Fuarı, Fanzineist - Zine Fest of İstanbul gibi sanat etkinliklerini koordine ediyorsunuz. Hem sanat koordinatörü hem de sanatçı olarak çalışmayı nasıl idare ediyorsun?

Bağımsız bir sanatçı olarak içinde bulunduğum sektörün bazı boşluklarını görüp bu ihtiyaçları kendi yöntemlerim ve projelerimle naçizane karşılamaya çalışıyorum. Türkiye’de eş zamanlı sanatçı atölyeleri etkinliğinin gerçekleştirilmemiş olması sebebiyle 2014 yılında İstanbul’da Açık Stüdyo Günleri’ni organize etmeye başladım. Türkiye’de profesyonel bağlamda bir fanzin festivalinin olmayışını gözlemlemem üzerine de 2016 senesinde Fanzineist – Zine Fest of Istanbul’u kurguladım. 2 sene üst üste bu festival ile dünyanın farklı ülkelerinden sanatçı ve yayıncıları bu festivalde konuk ettik. Atölye, konser, sunum, söyleşi ve fanzin fuarından oluşan kapsamlı programıyla ziyaretçileriyle buluştu. Viyana’da yaşamaya başlamam üzerine bu organizasyonu Avusturya’ya Fanzineist Vienna Art Book & Zine Fair olarak taşıdım. 2019 yılında ise Fanzineist Vienna’nın ilk edisyonunu gerçekleştirdik. Koordinatörlük ve “kendin yap” etiğinin sanat pratiğime katkı sağladığını düşünüyorum. Hem sanatçı, hem de sanat koordinatörü ve küratör olarak proje üretmenin temelinde çok çalışmak yatıyor. Sistemli çalışıp verim almaya gayret gösteriyorum. Bu bağlamda kendimi bir kültür işçisi olarak tanımlayabilirim.

Sanatçı olarak kimler ilham verici geliyor?

İlham aldığım insanlar arasında Thomas Hirschhorn, Gelitin, Bernhard Cella, Shepard Fairey, Gaspar Noe, Ken Butler, Blixa Bargeld, Esat Başak, Ben Frost ve aykırı işler üreten tüm fanzinciler yer alıyor.

Sanata bakış açınızı değiştiren kitaplar var mı?

Sadece bir kitaptan bahsedebilmek çok zor olur. Aklıma ilk gelenler arasında Ferhan Şensoy’un mizahi edebiyatıyla yarattığı kitapları, Beat kuşağı yazarlarından Jack Keouac’ın Yolda'sı, Howard S. Becker’in sanatın farklı disiplinlerinin işleyişini ele aldığı Sanat Dünyaları isimli kitabı var. Son dönemde ise gerek kurgusu gerek fanzinleri ele alması açısından favorilerimden biri olan Stolen Sharpie Revolution adlı kitabın ilham verici olduğunu söyleyebilirim. 

Gelecek projelerinizden biraz bahseder misin?

Son dönemde 2021 yılında gerçekleştirmeyi planladığım kişisel sergim için resim, çizim, video ve fanzinler üretiyorum. Pandemi sebebiyle maalesef zor zamanlar geçiriyor, tüm plan ve projelerimizi erteliyor veya iptal ediyoruz. Normalde 16-17 Mayıs’da Viyana’da Brunnenpassage’da Fanzineist Vienna Art Book & Zine Fair’i organize ediyor olacaktım. Fakat Avusturya Devleti Kültürel Etkinlikler de dahil tüm etkinlikleri 30 Ağustos tarihine kadar iptal etti. Olağanüstü günler sebebiyle tüm sanatçıların, kültür yöneticilerinin ve sanat kurumlarının programları biraz belirsizlik içeriyor. Bu açıdan Fanzineist Vienna’yı farklı bir formda gerçekleştirmenin olasılıkları üzerine bazı arkadaşlarımla fikir alışverişi yapıyorum. Bunun dışında katılmayı planladığım Avusturya, Almanya, Macaristan ve Türkiye’de 10’dan fazla sanat kitabı ve fanzin fuarı yine Pandemi sebebiyle iptal edildi. Eğer mevcut durumlar normale dönerse yurtdışında fuarlara katılmayı ve Ekim 2020’de İstanbul’da Açık Stüdyo Günleri’ni organize etmeyi planlıyorum. Bunun dışında Şubat-Mart 2020’de Viyana’da kürasyonunu yaptığım Zine Matters: Self Publishing From Prague to Vienna sergisini Aralık 2020’de gerçekleşmesi planan Phasebook Prague Art Book & Zine Fair’e taşıma düşüncesindeyim. Bu sene aynı zamanda projemiz Heyt be! Fanzin’in 10. senesi, bu açıdan son 10 yılı yad eden bir sergi veya özel bir gece planlamayı istiyoruz. 
Express Emojis