Leyla Kefeli Pratt Institute'da grafik tasarım odaklı İletişim Tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra Nickelodeon'ın dijital tasarım ekibi ile birlikte kanalın televizyon serileri için aplikasyon, sosyal medya platformları gibi dijital medya içeriklerini geliştirme üzerine çalışmıştır. İstanbul ve New York'ta çeşitli ajans ve tasarım stüdyolarında çalıştıktan sonra şu an için İstanbul'da uzmanlaştığı logo tasarımı, markalaştırma, illüstrasyon, editoryal tasarım ve paketleme tasarımı üzerine serbest olarak çalışmaktadır. Yaratmanın paylaşmak olduğu mottosuyla farklı kültür ve mekanlardan insanlarla tanışma ve onlarla ilişkiler geliştirmeye tutkulu biri olarak tasarım projeleri de bu yönlerde geliştirmektedir. Desenler, çizgiler ve kendine has ifade biçimleriyle kendi çektiği fotoğraflar, çizdiği illüstrasyonlar ve oluşturduğu tasarım dili ile işlerinde farklı hikaye anlatımları kurgular. 

Pratt Institute’da grafik tasarım okuduktan sonra tasarım dünyasına dair nasıl deneyimlerin oldu?

Tasarım eğitimime başlamadan önce, enerjimi ve odağımı, tek bir konu üzerine yoğunlaştırmam gerekiyor gibi hissediyordum. Tasarımı, görsel bir dil geliştirmeyi sevdiğim kadar, yazmak ve çizmekten de çok keyif alıyordum. Grafik tasarım eğitimim sırasında daha yoğun bir şekilde illüstrasyonlarımı, yarattığım işlerimin bütünleyici bir parçası olarak benimsemeye başladım. El yapımı desenler ve çizgi çizimleri şeklinde çok katmanlı tasarımlar oluşturarak işlerimi zenginleştirdim. Çeşitliliği özümsemek bana yaratmak için daha özgür bir alan yarattı. Şimdi ise ürettiğim işlerde, illüstrasyonların daha etkili olarak kullanıldığı tasarımlar oluşturmaktan keyif alıyorum. Bu bir ambalaj tasarımı ya da marka tasarımı için olabilir, tasarımın karakterine ve özgünlüğüne bir değer katıyor.

'Home' isimli kitap tasarımı projenden biraz bahseder misin?

'Home' kolektif bir keşif, fotoğraf anlatıları ve diyalogların örülü olduğu görsel bir arşiv. Projenin başlangıç fikri, mekanların değişen doğası ve insanların çevreleriyle nasıl etkileşimde bulunduğu üzerine düşünmemle başladı. Bir yerin bizi güvende, rahat, bağlı ve etkileşim halinde hissettirme faktörlerini araştırarak “Nereyi ev olarak tanımlıyoruz?” düşüncesini resmetmek istedim. Kitap karşılıklı konuşmalar akışında mimarlar, eylemciler, şehir planlamacıları ile oluşan söyleşiler ve buna eşlik eden fotoğraflardan oluşuyor.

Senin için bir tasarımı ilgi çekici yapan 3 temel unsur nedir?
Kendine has, kişisel bir hikayesi olan özgün tasarımların ilgi çekici olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda minimal unsurlarla bir fikre net çözümler getirebilmesi ve projelerde içten, samimi bir dil kullanılması bana ilham veriyor.

‘World Festivals’ isimli illüstrasyonların dünyada farklı kültürlerce kutlanan festivaller çevresinde oluşturmuşsun. Bu seri hangi festivallerden oluşuyor ve bu festivalleri neye göre seçtin?

Her yıl, pek çok kültürel festivalin, kalabalık gruplar halinde nasıl kutlandığına ve ritüellerin toplumların nasıl ayrılmaz bir parçası haline geldiğini inceleyerek, festivallerin içeriklerini daha geniş kitlelere duyurabileceğim yeni bir yaklaşım getirmek istedim. Proje bana farklı coğrafyadaki insanlar arasında köprüler kurabilmesi ve çeşitli kültürlerin birbirleriyle etkileşimde bulunması olanağını verdi. Bu festivallerin tarihsel yolculuklarına ve kutlamalar sırasında gerçekleşen etkinlikler üzerine araştırma yaptım. Daha sade bir yaklaşımla, her bir kültürel etkinlik için görsel bir dil geliştirdim. Seçtiğim üç ana festival Diwali Festivali (Hindistan’da kutlanan ışık festivali), La Tomatina (İspanya’da gerçekleşen domates festivali) ve Venedik Karnavalı oldu. Her bir festival farklı renk paleti ve biçimsel öğeleriyle kendi eşsiz enerjisini yansıttı. Kartpostalları, her bir şenlikteki önemli sahneleri aktaracağı bir biçimde tasarladım. Sevdiklerimize bu kartpostalları göndermenin ya da koleksiyon olarak saklamanın, her biri farklı kültürleri yansıtan bu özel şenlikleri onurlandırmanın ve katılım göstermenin bir şekli olarak gördüm.

Yemek ile ilgili projelerin nasıl gelişti?

Zengin bir yemek kültürü olan bir coğrafya ve ailede yetiştiğim için yemeğin kutlanılışını hayatın birçok alanında deneyimleme şansım oldu. Her bir malzemeyle gelen bir özenle hazırlama ve paylaşma süreci var. Yemek yapmayı da çok seviyorum. Benim için bir nevi meditasyon gibi. Ellerimi kullanarak, farklı malzemeleri görsel olarak hoş bir sunumla, vücudum için yararlı bir lezzete dönüştürdüğüm bir süreç. Son birkaç yıldır bütünsel sağlık, farkındalık ve beslenme konularında araştırmalar ve okumalar yapıyorum. Bu durumun yemek hakkında düşüncelerime ve yemek yapma alışkanlıklarıma da katkısı oldu. Yemek ile ilgili projelerimde de yemeğin farklı bağlamlarda nasıl yorumlandığını yeniden tanımladım.


Hayata dair benimsediğin bir motto/ilke nedir?

Anda kalmak. Yapmak, paylaşmak, keşfetmek, deneyimlemek ve hayatın bize sunduklarını karşılamak, her yeni günde kendimiz için yaratıcı alanımıza katkıda bulunmak önemli.

Sanat pratiğinde sorgulamaktan sıkılmadığın soru/tema nedir?

İşlerime bakınca objeleri, anıları ve fikirleri biriktirme ve arşivleme eğilimi göze çarpabilir. İnsanların sanat ve yaratıcı ifadeyi kullanarak birbirleriyle bağ kurması, çalışmalarıma ilham veriyor. Ben de insanlara farklı bakış açıları kazandırabilecek tasarımlar yaratmayı amaçlıyorum.

Koleksiyonunu yaptığın objeler var mı?

Müzelerden topladığım kartpostallardan oluşan, birkaç sene önce başladığım küçük bir koleksiyonum var. Her biri el işi, farklı kâğıt, doku ve tasarımlarıyla gezdiğim her bir serginin güzel anımsatıcıları. Tek bir görselin, farklı mekan ve anlara dair fikir ve duyguları kuvvetli bir şekilde geri getirebilmesi çok ilginç. Aynı zamanda kişisel projelerimde kullandığım, farklı doku ve formlardaki kurumuş çiçek ve yaprakları toplamayı da seviyorum.

Sanata bakış açını değiştirmiş olan bir kitap var mı?

Elizabeth Gilbert’ın "Big Magic" isimli kitabı, yaratıcı süreci, ilham ve zanaat konularını ele alırken, kendi yolculuğuma da ışık tutan, tatlı bir bağ kurduğumu hissettiğim keyifli bir okumaydı. Steven Pressfield’ın "War of Art" isimli kitabı ertelemenin hayatımıza olumsuz etkisini, ve bilinçli bir şekilde durumun nasıl yeniden yönlendirilebileceğini anlatan düşündürücü bir kitap. Buna ek olarak ilham ya da farklı bakış açılarına ihtiyaç duyduğumda, kaynak olarak başvurduğum derlenmiş bir tasarım kitapları koleksiyonum var.

Sana ilham veren figürler kim?

Sanatçı, tasarımcı olan arkadaşlarımdan, hayatın farklı pek çok alanında çalışan, hizmet veren, tüm yaratıcı insanlardan ilham alıyorum. Dokunduğu her şeyi bir güzelliğe dönüştürme yeteneği olan, özgün baskı sanatçısı annem de bana her zaman bir esin kaynağı oluyor. Sıradan olanda bir kıvılcım arayan ve onu hoş, heyecan verici şekillerde sunmayı keşfeden insanlardan çok etkileniyorum.